6 Ağustos 2015 Perşembe

ZUTTER

   Nereden nasıl başlayayım bilmiyorum ama haberiniz olsun, tahminlerime göre çokça uzun bir yazı olacak...
   İlk olarak düet yaptıkları haberini okumadan Knock Out gibi GD&TOP şarkıları dinleyip coşuyordum, aklıma birden GD'nin 'Taeang'ın yanında daha rahat hissediyorum' deyişi geldi ve üzüldüm. Sanki bi daha TOP'la düetleri olmayacakmış gibime geldi. Sonra ne kadar aptal olduğumu bana 'Zutter'ın haberiyle söylemiş bulundular :))
   MADE albümünü çok sevdim ama bir o kadar da takip etmedim, öyle ki Zutter ile beraber çıkan şarkıyı bilmiyordum bile, ama mest oldum dinlerken. Klip de güzel, kızlar da güzel :(
:) Buradan dinleyebilirsiniz
   Şarkı (Zutter'a döndüm) çok hareketli olmamasına rağmen dinlerken insanın içinden bir yerleri harekete geçiriyor, en azından beni. Klibiyle beraber izlemeyi çok sevdim, dünden beri kaç kez izledim bilmiyorum. Tazza etkileri var bayağı diyordum, meğer şarkı sözlerinde de geçiyormuş zaten, anlama özürlü olduğum için TOP'ın 'igon maci taç-çağ' demesinden hiç şüphelenmedim zaten... Hiç...
    Şaka bir yana Korece bilmiyorum, sadece basit şeyleri (bile) anla[ma]dım, misal 'Bitch nanın' diye anladığım bölümün aslında {Bitç} 'ışık'  anlamına gelen Korece bir kelime olduğunu nereden ayırt edeceydim? Edemedim zaten, o kısımda kliple beraber şöyle bir görüntü oluştu kafamda, silinmiyor Mihriban...







Ya da?


Şu Şekil

Neyse, şarkının adından asıl başlangıcı yapalım. Bakalım neyin nesiymiş bu ZUTTER?
Urban sözlük hazretlerinin dediğine göre:
Kaka yapmak, çiş yapmak, ağlamak ve kendi üzerine kusmak ve (veya) bunları aynı anda oda arkadaşının kilimine yapmak...
Suratınız şu şekil oldu mu?



Hmmm, o pisuvar sahneleri falan, şimdi aydınlanmışsınızdır herhalde?

Sözlere gelecek olursak, GD +18li şeylerden bahsederken, bir yandan kelime oyunları yapıyor bir yandan da her rapçi gibi kendini övüyor, kimliği belirsiz eleştirmenleri yeriyor ve zenginliğinden dem vuruyor. Örneklerle açıklayacaktım ama buyurun dayanamadım, tamamen çevireyim;

 Bana GD demen yanlış olur, G-O-D* de bana (* e TANRI demek)
 İstersen tersine çevirir İT* olurum (* DOG = köppek)
 İşe yaramaz formülleri ezberlemeyi bırak da şunu kafana kazı
 Ben hastayım + 1, Jiyongee* (-,- şöyle efenim; hastalık 'ill' olarak geçiyor, ill Korece'de 'bir' kelimesine benziyor ses bakımından, Jiyongee'deki ee (ii) de Korecedeki 'iki' kelimesine benziyor, yani ;
1 + 1 = 2 

 Yaşım 2 ve 7'nin birleşmesinden oluşuyor, doğuştan (hadi canım)
  Ben asla kaybetmem, üç kağıtçılar beyin kanaması geçirirler
  Başarılı olmak mı istiyorsun? Evet, ben klavuzum
  Beni tecrübe mi etmek istiyorsun? then keep it sexual (nasıl çevireceğimi bilemedim :/ 'o zaman cinsel tut aramızı'...? olmadı mı? o.O)
  Hayat okulunu erkenden bıraktım(1), çok iğrenç
  Tüm sıkıcı raplerin üzerine hiç düşünmeden mıçarım
  İsmimin değerine veya etiket değerime yalakalanmana ihtiyacım yok (2)
  Çünkü ben kakamı yaparken bile alkış alıyorum (Sanırım harikayım)
   Bu senin inanılmaz hayranlarını yönlendirmek için bir selam'dı
   Tüm konuştuğun sadece, benim ne kadar çok param olduğu?
   Banka hesabım bilardo masası gibi, çok fazla top* var (*sıfır manasında)
 
Annem <3
Layn :3

             Açıklamalar 1; orada 'School of hard knocks' diye bir ifade kullanıyor, Hard Knock bir hayat  tarzı, bir gangsterin veya herhangi birinin çok zorlu ve zorlayıcı geçen yaşamı)
             2; Suck up ifadesi kullanılıyor 'Yalakalanmak' yerine, bu da 'karşısındakine sevgi dolu övgüler savurarak ondan üstün olmaya çalışmak.' gibi bir şey o.O
              Güzel kelime oyunları oynamış da kime diss attığı beli değil yavrumun, ya da ben biraz yabancıyım magazinel olaylarına... O zaman ben cahil oluyorum?
               Neyse, şu tatlılığa bakar mısınız? Bayıldım buradaki gülümsemesine, hemen resmini çektim. İyi ki 'Print Screen' diye bir tuş var Allahım *-*



...


                      GEÇELİM TOP'aaaaaaaaaaaa

              Efenim, TOP efendimiz ise yine sanat bilgileriyle ortalığı coşturmuş, vakt-i zamanında bize instagram hesabından ip uçları yollamış, ardından bir de hemen silmiş ve tarafımca 'sapıklıkla' itham edilmiştir... Nasıl mı?
               Şöyle; bu bir ara, hatırlarsanız, rastlamışsanız, bilirsiniz vs vs. Domuz poposu resmi atmıştı instagrama, ama sadece domuzun popo kısmı. Yazdım altına 'bunu beğeneceğimi sanmıyorsun herhalde?' ki beğenmedim, kalp atmadım, oradaki beğeni oranına en ufak katkım olmadı. Sonra bu beyefendi resmi sildi, ben kahkaha attım... Sonra dedim 'Herhalde sarhoştu, içinde de gizli bir zoofili vardı, bence psikoloğa gitmeli!'
                 Sonra unuttum gitti tabi, kalanlardan da sonra bahsedeyim, önce beyefendimizin sözlerini çevirelim; 
   T.O.P, insanlar bana hayalet der,
   Da vinci hayata döndü, evet benim beynim! (Özgüven patlaması asdf)
   Senin müziğin uykumu getiriyor, anti kafein
   Bana saygın var mı? Çabuk, Shinkansen'e bin (Shinkansen; Japonyada hızlı tren, anlamı Yeni Demiryolu Hattı)
   Francis Bacon mutfağımda (Bacon domuz pastırması manasında, Francis Bacon'a sonradan değineceğim)
   Kafanda dans eden Calder gibiyim (Calder de bir sanatçı, değineceğim)
   Siz eleştirmenler çok ciddisiniz, ne biliyorsunuz?
   Küçükken şişmandım, yani paranın* tadını biliyorum (*para ve 'domuz eti' Korece'de benzer kelimeler)
   Roma'dayken Romalılar gibi davranın
   Sizi bücürler, hepiniz annenizin kollarına geri dönün
   Burayı gördüğünüzde kendi hakikatinizin farkına varacaksınız
   Küçük oğlan, acele et ve anana git
   Işık yayılır, taşar
   Benden taşar (ışık), ben ilhamın kaynağı olan kişiyim
   Herkes görebilir, ben çok iğrencim
   Alkolle iğrenç? Bana 'Sanatı*, çok iğrenç' derler (*Sanat ve alkolde kelime oyunu yapmış)
   
O ağız şekilden şekile giriyor hep...


Burnunda MADE bayrağı mı var onun? 

 
                  Açıklamalara gelek efenim, önce Francis Bacon'dan bahsedeyim, kendisi bir ressam efenim, İngiliz kendileri. Araştırma yaparken yanlış Francis Bacon'a bakmışım, Filozof olana, bi de iki saat o adamı araştırdım bi bağlantı kurarım diye, cık cık bulamadım. Ama bayağı kültürlendim vesselam. Ressam olana çok da bakmadım, vikipediden şu paragraf gayet de yeterli


Bacon'ın çizdiği bir Zutter, kusuyo falan...

İnsan tenini derisi soyulmuş, kasap penceresinde asılı hayvan eti ile ilişkilendirerek betimler. Figürler çarpılmış, güçlü bir devinim içinde hapsolmuş, bir girdaba ya da fırtınaya kapılmış gibilerdir. Tuvaller, genelde dini konuları resmeden ortaçağ resimleri gibi triptik olarak tasarlanır ancak işlenen konu olarak insanoğlunun
 yozluğu, kötülüğü ve karanlığı mevcuttur.




Bir diğer şahıs ise 'Calder', oldukça neşeli bir sanatçı. Hep rüzgarın hareket ettirdiği materyaller yapıyor ve bu yaptığı şeyler yavana asılı olmak suretiyle dönüyorlar efenim. Mini filmini izlediğimde dediğine göre ' Kendine ait gökyüzünü yaratıyor', bunu hem sanatçı hem de izleyenler yapmış oluyor. Bunun dışında neşeli dedemiz kendi sirkini de yapmış, ben izlerken eğlendim, buyrunuz;
     



Kalan kısımda da TOP'miz şöyle diyor;
          Bu Tazza* gibi (*TOP'ın oynadığı kumar filmi)
          G Dra-Goni* ve Daegil**'in iş birliği, koca bir gülümseme koyan ( Goni, Tazza'nın dizideki karakteri, **Daegil de filmdeki TOP'nin oynadığı başrol karakterin adı)
           İkimiz de dolandırıcıyız* (Tazzas olarak geçiyor)    
           G Dra-Goni ve Daegil'in iş birliği
           Merminin içine koy ve bang bang bang!


    ...
 Ortada açıklanması gereken bir şey göremiyorum :/

Dondurulmuş güzellikler ;))
   

         Peki şarkının Korece ismi ne? 

   '쩔어' 

      'Co-ro' yani; 'İğrenç' :)) Aslında iki anlamı var . İlk anlamı 'Fucking shit' (Bok gibi), ikinci anlamı da 'Fucking awesome' (Süper bi'şey) Şarkıda geçen anlamı negatif.
       Bu şarkı (iğrenç)
       Benim rap'im (iğrenç)
       Benim tarzım (iğrenç)
       Ben de bir tür (iğrencim)
       Bacaklarımı sallarım
       Para yaparım
       Gökyüzünde yürürüm
       Eyy, ister misin?
                 Önemli olan bunu çevirmem değil de bu sözlere anlam yüklemek, he mi? Yükleyemedim, cidden yeteneğim yok sanırım bu konularda :///


  Neyse efenim, en iyisi aldığım tüm ekran resimlerini koyayım da burada bitirelim, araya caps de sıkıştırabilirim, umarım bi dahakine sıkılmadan hemencecik tatlış ponçik yazılar yazarım, daha aydınlatıcı biri olurum... Şimdilik hoşçalakalın 
Heyt beaahh
Bunu koymasam ağlardım T.T






















   

3 Mayıs 2015 Pazar

Defolu Hayat

     Gerçekten hayatımın defolu olduğunu düşünüyorum. Sanki çok kullanışlı ve gösterişli bir elbise ama tam ortasında bir delik var. Fabrika hatası gibi, kullanılamaz, onarılamaz.
     Bir yandan da sanal gibi, sanki hayal dünyamda olan her şey gerçek ama bu dünyadaki yaşadıklarımın hepsi oyun gibi, eğer bu oyunu ben kurguluyorsam ya sadistim ya da berbat bir senarist...
     
Vıcık vıcık yapmacık sevgi gösterisi var etrafta, herkes ihtiyacından seviyor başkalarını. Bana sanki muhtaç olduğundan konuşur benimle sürekli yanımda olmak ister 'senin gibisini bulamam' der, yani bulursa gideceğinin garantisini verir bu sözlerle. Ne bileyim ben hiç sevilmiş gibi hissetmedim, eğer yakınım insanların bana hissettirdiği şey bana olan sevgileri ise fazla prim okuyor, tiksindiriyor...
     Eskiden yine kendimi severdim ama artık o da olmuyor, farklılaşmak uğruna aynılaşan insanlardanmışım gibi. Her şeyden zevk alırdım, üniversiteye gelince insanların 'çocuk gibisin' bakışları fazlasıyla sindirdi sevincimi. Tabi ki herkes beni sevecek diye bir kaide yok ama tehlikeli maddeymişimcesine benden kaçan insanlar da mevcut. En çok da buna anlam veremiyorum, ben ki insanların bana yapışmasından nefret ediyorum, kendi arkadaşımı seçemiyorum hep onlar beni buluyor, ben ki etraftaki o kız bozuntularından %1000 daha masumum (övünmek için söylemiyorum, işleri güçleri aşna fişne, onu buna şiplemek, dedikodu yapmak, dersler dışında her şeyle ilgilenmek) sen nasıl benden kaçıyorsun ya? Deli misin? Kovalıyor gibi bir halim de yok halbuki kendi kafalarında korkmuşlar benden. Gerizekalılar başka kelime bulamıyorum size...
     Hayatını kıskandığım ve onlar gibi olmak istediğim insanlara özenmekten kendi özümü unuttum bir de. İlgin yoksa bırakırsın değil mi? Ben bırakmadım üstüne gittim, haliyle zevk almadığım şeylerden sıkıldım ve bunalıma girdim. Gülümseten bir şey de yok artık ağlatabilen de.
     Hep uzaklara gidip tanınmadığım bir yerde tek başıma yaşamak istedim, artık tüm amacım da bu...

28 Nisan 2015 Salı

Köprüleri Yakın


      Köprüleri yakın ki geri dönüşü olmayan bir yola girmiş olalım. Rotamız hayallerimiz olsun ve hiç bir şeyden pişmanlık duymayacak kadar gözümüz açık olsun. Her anından keyif alalım her saniyenin. Her nefes alışın, gördüklerimizin, görmediklerimizin, göremeyeceklerimizin, duyduklarımızın, duymak isteyeceklerimizin ve verdiğimiz nefesten. Kısacası her şeyden, acıdan bile keyif almalı...
Çünkü gençlik çılgınlıktır.
Dünya bir düğün yeri, oturmaya mı geldik? 

21 Nisan 2015 Salı

Dönsem mi?

Selamlar Fangörl alemi!
Bir hevesle açtığım, iki paylaşım yapıp daha da uğramadığım bloguma dönüp bi bakayım istedim...
Normal hayatta da maalesef böyle bir insanım, hevesle başlar hevessiz bitiririm. Beni en iyi Tuhaf Boice capsi bekleyenler bilir zaten, bi caps yapıp kaçıyordum. Ama blog konusunda kısman haklıyım, sebeplerim var bi iki..;
1. Kore'den uzaklaştım
2. Hayat şartları, üniveriteye başlarken çok değişiklik yaşadım, bünye kaldırmadı...
3. Birinci sebebim çok önemli altını tekrar çiziyorum...


Evet bildiğiniz uzaklaştım Kore filmlerinden, müziğinden falan...
Eskisi gibi değil çünkü, bana katılmayanlar olacaktır muhakkak ama hakikaten değil benim için.
Bi kere ben daha iyi bir CN Blue istiyordum, tabi ki de şuan daha iyi yerlere geldiler fakat benim beklediğim gibi olmadı. Rock müzikten uzaklaştılar sanki ve daha popüler olana yöneldiler. Sanki reklam kokan hareketler bunlar bilemiyorum... Sanki onlar da memnun değillermiş gibi.
Hele Jong Hyun  bi ara özür dilemişti çok üzerime alınmıştım niyeyse...

Üzülme yiğidim, sorun bende...

                    














                     Yong Hwamın, Kuzu Prensmin tek başına bir albüm çıkarmasını onu tanıdığımdan beri bekliyordum ama yine beklediğim gibi olmadı, olmuyor sevemiyorum şarkılarını artık. Hepsini değil tabii ama çoğunu sevemiyorum ne yalan söyleyeyim...
:(((

          Diziler diziler ahh zalım diziler...
          Koreceyi öğrenmek isterken bana çok hoş görünüyordu o diziler. Bir de o hareketleri mimikleri falan çok tatlıydı oyuncuların...
          Ama geri tepti bende, farkında olmadan ben de yapıyormuşum o hareketleri... Hatta aşırı dozda oldu diyebilirim çevremdeki insanlar çok sevimli olduğumu söylüyor. 


                                          +Sence ben ne tarz müzik dinliyorum?
                                           -... İngilizce pop, Rihanna falan
                                          + ROCKÇIYIM LAN BEN?!
Hrrrr...
Yok abi olmuyor... Geçen müzik kulübüne üye oldum. İlgilenen vatandaşların hepsi metalciydi. Elime kağıt verip 'Aşağıdaki numara benim, kafana bir şey takılırsa arayıp sorabilirsin' diyen genconun bana bir bakışı vardı ki... Kırk yıllık Serdar Ortaç hayranı gibi hissettim kendimi, dedim 'Ben kimim, ne yapıyorum ben bu bitli metalcilerin arasında? Benim ne işim var burada?'
Anne bana popçu muamelesi yaptılar :(


                               Başladım ben yine ergen stayla hareketlere... Habitatına uygun yaşayamayınca insan böyle oluyor demek ki... Napayım ama yani, içimdeki deli fişek rockçıya yazık mı olsun? Görünüşünü değiştir diyenler oldu, denedik.. Saçı siyaha boyadık, sonuç şekil A'da    

Şekil A

                                    








İbretlik hikayemden çıkarmanız gereken sonuç 'Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol' değil. Daha değişik yoldan anlatayım, olmadığın biri gibi görünmeye çalışma... Bak ben uğraşıyorum da ne oluyor? Ergen ergen triplere girdim kaç gün...









Neyse, bloga gelince; yazmaya devam etmeyi planlıyorum.
Kapanışı kıyamet alameti haberlerle yapalım;
Bigbang dönüyor, Trollsüz primsiz herifler dönüyor ya la...
Üzerine TOP instagaram açtı, iki günde benim iki ayda atmadığım miktarda da resim attı...
Ben de kaçıyorum haydin baybay...

1 Ocak 2014 Çarşamba

Kore'nin Vefası, İnsanımızın Önyargısı...

Busan'daki Türk Şehitliği
    İşte beni Busan'a çeken sebeplerden biri buydu sanırım...
( Boice olmam ve aksanlı konuşmayı sevmem çok ayrı bir konu tabi  )
  Şehitlerimiz için yaptırdıkları anıt.
  Bu insanlar belki bizi kültürümüzle veya sanatımızla veya müzik-sinema sektörümüzle tanımıyor ama yıllar önce aynı safta savaştığımız için bize saygı duyuyorlar.
  Çok uzun süredir münasebetimiz olmamasına karşın bizi seviyorlar bile.
Bunu katmak gerekir mi bilmiyorum ama bir buçuk, iki yüzyıl önce beraber yaşadığımız sonrasında bizi sırtımızdan vurup şuan bize düşman kesilen bazı ırklardan daha çok seviyorlar bizi. En azından aynı safta savaştığımız için kıymetimizi biliyorlar
  Ya da bizi hala yıkmaya çalışan bazı milletler gibi gözümüzü de boyamıyorlar.
Fakat insanımız hala, hala, hala;
  *
Yolda görse suratlarının farklılığından dolayı dalga geçiyorlar. (Ki biz de eskiden çekik gözlüydük, Orta Asyada yaşayan Türk milletleri de hala çekik)
  *Dilleriyle dalga geçiyorlar. (Ki bir milletin dili o milletin kimliğidir, senin ataların o insanlar için cepheye koşarken sen onların kimliğiyle alay ediyorsun?)
  *Müzikleriyle veya dizileriyle dalga geçiyorlar. ( Başka milletlerin onlar hakkında tüm dünyaya yaydığı ön yargılarla yapıyorsun bunu? Avrupalıların Asyalılara zamanında "Sarı Maymunlar" dediğini biliyor muydun?)

  Sevmezsiniz anlarım, dinlemezsiniz anlarım ama dalga geçmeyi asla anlamıyorum. Ön yargıyla yaklaşmak başta Türk milletinin ve İslam dininin hoş görmediği bir şey ve bu insanlar bize saygı duyuyor. Açıkçası onlar da azimleriyle, çalışkanlıklarıyla ve vefalılıklarıyla saygı duyulması gereken bir millet.



Askerimiz

  Her neyse ben bunları yazma fikrinde değildim ama birden çıktılar işte, içim çok dolmuş belli ki.

  Güney Koreliler bize ne kadar saygı duyup sevgiyle yaklaşıyorsa biz de onlara aynı şekilde yaklaşmalıyız.

  Şimdi sözüm size kızlar, kesinlikle! Lütfen siz de şu ergence hareketlerden sıyrılın, sakın kendinizi Koreli olarak görmeyin! Türk olmak ayrıcalıktır, bugünlere kolayca gelmiş bir devlet değiliz çünkü! Ve atalarımız bunu hak etmiyor...

  Geçenlerde bir Koreli oğlanın "Türk kızları eklemesin" diyerek profilini paylaştığını gördüm, çok üzüldüm. Düşünün ne kadar bıktıklarını. 

  Her neyse asıl konuyu tek cümleyle özetleme gerekirse;

  "Bize sürekli teşekkür ettiğin için müteşekkiriz Güney Kore,
 atalarımıza sahip çıktığınız ve unutmadığınız için de biz
teşekkür ederiz, hep dost kalalım lütfen..."






26 Aralık 2013 Perşembe

GD & JB Düetine Tepkim



G Dragon ve Justin Bieber'ın düet yaptığı kesinleşti, gelecek yıl şarkı meydana çıkacak!

Cidden "Yoğh artık!"
Şimdi bu yazacaklarımı lütfen dikkatli okuyun, cıngar çıkarmaya kalkmayın şipşiyo...



Ben her tarz müzik seven bir insanım, çünkü dünyada pek çok müzik türü var, koca bir deniz gibi... İspanyol, Osmanlıca, Fince, Moğolca vb... Her dalışımda bir deniz kabuğu çıkardım, kimilerindeyse inciler. Bu incilerden biri de G Dragon. İyi müzik duyduğunuzda tüyleriniz diken diken olur ya, ha işte herkese neden aynısı olmaz biliyor musunuz? Çünkü yetişme ortamlarımız farklı, hissedebileceğimiz müzikler farklı, yoksa Arsız Bela nasıl açıklanır Allah aşkına? 



G Dragon'un müziğine gelirsek, anlatmak istediklerini anlıyor, şarkılarındaki hislerini ben de hissedebiliyorum ve bence bu adamın müziğini seven herkes bunu yapabildiği için seviyor.
Justin Bieber dinleyenler de eminim aynısını yaşıyorlardır.
Amma velakin ben Justin Bieber'ı hiç ama hiç dinleyemiyorum, zevk meselesi sonuçta. Ama bir tarafta da G Dragon var... 

Bu ikisi birleşince ne olacak? Açıkçası şarkıyı dinleyeceğim ama beğenebileceğimi pek sanmıyorum, bu projeyi destekleyeceğimi de sanmıyorum [GD yi sonsuza kadar destekleyeceğim o ayrı konu]
Ama G Dragon'u tebrik ediyorum, böyle bir tepkiyle karşılaşacağını bile bile çok cesurca bir adım attı.
Umarım bu konuda bir şirket baskısı vs. yoktur ve kendi isteğiyle yapıyordur.
Ve umarım Allah belamızı vermiyordur... Cidden VIP cemiyeti olarak evi arabayı sadaka mı versek ne günah işledik la? Gece gündüz tövbe edelim bence (şeytan sıfat)