3 Mayıs 2015 Pazar

Defolu Hayat

     Gerçekten hayatımın defolu olduğunu düşünüyorum. Sanki çok kullanışlı ve gösterişli bir elbise ama tam ortasında bir delik var. Fabrika hatası gibi, kullanılamaz, onarılamaz.
     Bir yandan da sanal gibi, sanki hayal dünyamda olan her şey gerçek ama bu dünyadaki yaşadıklarımın hepsi oyun gibi, eğer bu oyunu ben kurguluyorsam ya sadistim ya da berbat bir senarist...
     
Vıcık vıcık yapmacık sevgi gösterisi var etrafta, herkes ihtiyacından seviyor başkalarını. Bana sanki muhtaç olduğundan konuşur benimle sürekli yanımda olmak ister 'senin gibisini bulamam' der, yani bulursa gideceğinin garantisini verir bu sözlerle. Ne bileyim ben hiç sevilmiş gibi hissetmedim, eğer yakınım insanların bana hissettirdiği şey bana olan sevgileri ise fazla prim okuyor, tiksindiriyor...
     Eskiden yine kendimi severdim ama artık o da olmuyor, farklılaşmak uğruna aynılaşan insanlardanmışım gibi. Her şeyden zevk alırdım, üniversiteye gelince insanların 'çocuk gibisin' bakışları fazlasıyla sindirdi sevincimi. Tabi ki herkes beni sevecek diye bir kaide yok ama tehlikeli maddeymişimcesine benden kaçan insanlar da mevcut. En çok da buna anlam veremiyorum, ben ki insanların bana yapışmasından nefret ediyorum, kendi arkadaşımı seçemiyorum hep onlar beni buluyor, ben ki etraftaki o kız bozuntularından %1000 daha masumum (övünmek için söylemiyorum, işleri güçleri aşna fişne, onu buna şiplemek, dedikodu yapmak, dersler dışında her şeyle ilgilenmek) sen nasıl benden kaçıyorsun ya? Deli misin? Kovalıyor gibi bir halim de yok halbuki kendi kafalarında korkmuşlar benden. Gerizekalılar başka kelime bulamıyorum size...
     Hayatını kıskandığım ve onlar gibi olmak istediğim insanlara özenmekten kendi özümü unuttum bir de. İlgin yoksa bırakırsın değil mi? Ben bırakmadım üstüne gittim, haliyle zevk almadığım şeylerden sıkıldım ve bunalıma girdim. Gülümseten bir şey de yok artık ağlatabilen de.
     Hep uzaklara gidip tanınmadığım bir yerde tek başıma yaşamak istedim, artık tüm amacım da bu...